2- MİLLİYETÇİLİK
3-HALKÇILIK
4-DEVLETÇİLİK
5-LAİKLİK
6-INKILAPÇILIK
Atatürk İlkeleri, çağdaşlaşma yönünü belirleyen ve Atatürk Devrimleri'ne temel teşkil eden fikir ve düşüncelerdir. Atatürkçü Düşünce Sistemi içinde birbirine bağlı bir bütün oluşturan Atatürk İlke ve Devrimleri, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştirabilmek için bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği yollardır. Bu nedenle Atatürk ilke ve devrimlerinin temelinde yapıcı olup doğruya ve yararlıya yönelmek vardır.
Atatürk İlkeleri, başlangıcından beri Türk Devrimi içinden doğmuş ve onun uygulamalarına yön vermiştir. Atatürkçülük konularını araştıran bilim adamları bu ilkeleri Temel İlkeler ve Bütünleyici İlkeler olarak iki başlıkta toplarlar.
Bu ilkeler, Atatürk'ün devlet anlayışına hakim olan ulus devlet, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve çağdaşlaşma hedefinden kaynaklanmaktadır.
Atatürk İlkeleri, önce dönemin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası'nın program ilkeleri olarak benimsenmiştir. 1937'de çıkarılan bir kanunla 1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, bu uygulama ile hukuken Türk ulusuna mâl edilmiştir.
Cumhuriyet; egemenliğin halkta olduğu devlet yönetimi demektir. Cumhuriyet, demokrasinin bir uygulama şekli olup halkın kendi kendini yöneterek, yönetimde söz sahibi olduğu rejim demektir.
Cumhuriyetçilik ise devlet yönetiminde cumhuriyetin bulunması demektir.
Cumhuriyet, Atatürk tarafından; “Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare” olduğu için ilan edilmiştir.
Cumhuriyet yönetimi 1923 yılından itibaren Anayasa'ya eklenmiştir ve Anayasa'nın birinci maddesidir. Anayasa'nın ikinci maddesinde de Cumhuriyetin (bilgi yelpazesi.net) nitelikleri belirtilmiştir. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti:İnsan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Demokratik, Laik, Sosyal bir hukuk devletidir.
Atatürk demokratik cumhuriyeti benimsemiştir. “Demokrasinin tam ve en belirgin şekli cumhuriyettir.” demiştir. Atatürk, cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etmiştir. Böylece ülkenin sürekli yenileşme ve çağdaşlaşma içinde olmasına çalışmıştır.
Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.
Atatürk devrimleri siyasi nitelik taşır. Çok uluslu bir İmparatorluktan ulus devlete geçiş gerçekleştirilmiş ve böylece modern Türkiye'nin ulusal kimliği oluşturulmuştur. Bu kimliğin oluşmasında, kul nitelikli insanların yurttaş-birey niteliği kazanması önemli bir noktadır. Atatürk bunun yolunu, kısaca halkın kendi kendisini idaresi, yani demokrasi demek olan Cumhuriyet’te görmüştür.
Cumhuriyetin Türk toplumuna sağladığı faydalar ise şunlardır:
1. Egemenlik yetkisi millete geçmiştir.
2. Halkın tamamı eşit olarak ülke yönetiminde söz sahibi olmuştur. Herkes devlet imkanlarından eşit olarak yararlanma hakkına sahip olmuştur.
3. Toplum, çağdaş bir yönetim şekline kavuşturulmuştur.
MİLLİYETÇİLİK İLKESİ, MİLLİYETÇİLİK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ, ÖNEMİ
Atatürk'e göre millet; geçmişte beraber yaşamış, gelecekte de beraber yaşama düşüncesi taşıyan aynı vatana, dile, kültüre ve duyguya sahip olan insanların oluşturdukları topluluktur.
Milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.Atatürk'ün milliyetçilik ilkesinin esasında, “kendini aynı milletin üyeleri sayan kişilerin, o milleti yüceltme istekleri” vardır. Atatürk'e göre kendini Türk olarak gören herkes Türk'tür. Yine Anayasa'da da Türkiye devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür ifadesi vardır.
Milliyetçilik ırkçı bir yapıda değildir; yurtseverlikle sınırlıdır. Bu devrimin amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığının korunması ve ayrıca Cumhuriyetin siyasal yönden gelişmesidir. Bu milliyetçilik, tüm diğer ulusların bağımsızlık haklarına saygılıdır; sosyal içeriklidir; yalnızca anti - emperyalist olmayıp, aynı zamanda gerek hanedan yönetimine, gerekse herhangi bir sınıfın Türk toplumunu yönetmesine de karşıdır ve nihayet bu milliyetçilik Türk devletinin vatanı ve halkı ile bölünmez bir bütün olduğu ilkesine inanmaktadır.Atatürk'ün milliyetçilik ilkesinin esasında, “kendini aynı milletin üyeleri sayan kişilerin, o milleti yüceltme istekleri” vardır. Atatürk'e göre kendini Türk olarak gören herkes Türk'tür. Yine Anayasa'da da Türkiye devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür ifadesi vardır.
Atatürk'ün milliyetçilik anlayışının genel özellikleri şunlardır:
-Milliyetçilik ilkesi; milletini çok sevmek, milletini çağdaş bir toplum haline getirmek için her türlü fedakarlığı yapmak anlayışını temel alır.
-Milliyetçilik ilkesi ayrıcı değil, birleştirici ve bütünleştiricidir. Kendini Türk olarak gören herkesi Türk kabul eder. Irkçılık esasına dayanmaz. Milliyetçilik anlayışı milli birlik ve beraberlik düşüncesini kendine esas alır.
-Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı vatanın bağımsızlığını, milletin devletiyle olan bölünmez bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutar.
-Atatürk'ün milliyetçilik anlayışının temelinde diğer ilkelerde olduğu gibi insan ve insanlık sevgisi vardır. İnsana ve insanlığa değer verir. İnsancıldır ve barışçıdır.
Milliyetçilik anlayışı laiktir. Dini, mezhebi, inancı ne olursa olsun, kendini Türk olarak gören herkesi Türk kabul eder.
Atatürk'ün milliyetçilik anlayışına göre milli birliğimizi kuvvetlendiren unsurlar şunlardır:
Türklük duygusu, Türk tarihi, Ortak dil ve ideal birliği, Misak-ı Milli, Milli kültür, Milli eğitim, Milli değerlere bağlı manevi değerler
Milliyetçiliğin Türk toplumuna sağladığı yararlar şunlardır:
-Tarih boyunca bir arada yaşayan Türk milleti Atatürk'ün getirdiği milliyetçilik anlayışı ile milli birlik ve beraberliği gerçekleştirmiştir.
-Türk Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasını sağlamıştır.
-Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasını ve inkılapların başarıya ulaşmasını sağlamıştır.
-Ülkemize yönelik iç ve dış tehditlere, (bilgi yelpazesi.net) toplumsal bunalım anlarında ( tabii afetler gibi) tedbir alınmasında milliyetçilik düşüncesinin çok büyük etkisi vardır.
Osmanlı Devleti'ni yıkan milliyetçilik düşüncesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri olmuştur.
Milliyetçilik doğrultusunda gerçekleştirilen çalışmalar şunlardır:
-Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması,
-Ekonominin milli temellere dayandırılması,
-Kapitülasyonların kaldırılması,
-Kabotaj Kanunu'nun çıkartılması,
-Türk Tarih ve Türk Dil Kurumlarının kurulması,
-Eğitimin milli esaslara göre düzenlenmesi,
HALKÇILIK İLKESİ, HALKÇILIK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ, ÖNEMİ
İsviçre Medeni Kanunu olmak üzere, Batı kanunlarının Türkiye'de uygulamaya konulmasıyla birlikte kadınların statüsünde köklü değişiklikler olmuş, 1934 yılında kabul edilen bir kanun ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını almışlardır. Atatürk çeşitli ortamlarda, Türkiye'nin gerçek yöneticilerinin köylüler olduğunu söylemiştir. Aslında bu durum Türkiye için bir gerçek olmaktan çok bir hedef niteliğindedir. Halkçılık ilkesi sınıf ayrıcalıklarına ve sınıf farklılıklarına karşı olmak ve hiçbir bireyin, ailenin, sınıfın veya organizasyonun diğerlerinin daha üzerinde olmasını kabul etmemek demektir. Halkçılık, Türk vatandaşlığı olarak ifade edilen bir fikre dayanır. Gurur ile birleşen vatandaşlık fikri, halkın daha fazla çalışması için gerekli psikolojik teşviki sağlar, birlik fikrinin ve ulusal bir kimliğin kazanılmasına yardımcı olur.
-Halk, bir milleti oluşturan çeşitli grupların içinde bulunan insanlara denir.
-Halkçılık milleti oluşturan gruplardaki insanların birbirleriyle eşit olması gerektiğini savunur.
-Halkçılık ilkesine göre hiçbir gruba, aileye, kişiye, zümreye, veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
-Halkçılık, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik ilkelerinin doğal bir sonucudur.
-Halkçılık ilkesi bir bütün olarak Atatürk ilkeleri içinde değerlendirilmelidir. Tek başına değerlendirilmesi bazı yanlışlıklara yol açabilir. Atatürkçü Düşünce Sistemine (bilgi yelpazesi.net) aykırı olan bütün görüş ve davranışlar doğrudan halkçılığa da aykırıdır.
DEVLETÇİLİK İLKESİ, DEVLETÇİLİK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ, ÖNEMİ
Devletçilik anlayışına göre devlet; ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın temel faktörüdür.
Devletçilik ilkesinin amacı güçlü bir ekonomi oluşturmaktır. Böylece Türk toplumunu, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmayı amaçlar. Atatürk güçlü devlet olmanın, güçlü bir ekonomiyle gerçekleşeceğini düşündüğü için ekonomik alanda köklü yenilikler yapılmasına çalışmıştır.
Devletçilik ilkesi “karma ekonomi” ilkesiyle büyük benzerlikler gösterir.
Devletçilik anlayışına göre ekonomide vatandaşla devlet iş birliği yapmaktadır. Sermayesi olan herkesin üretim ve ticaret yapması devlet tarafından teşvik edilmiştir. Devlet özel teşebbüsleri korumuş ve gelişmesi için kredi sağlamış bazı kolaylıklar getirmiştir.
1933 yılına kadar özel teşebbüse sağlanan kolaylıklara rağmen ekonomi alanında önemli bir ilerleme sağlanamadı. Bunun üzerine 1.Beş Yıllık Kalkınma (bilgi yelpazesi.net) planı hazırlanarak Devletçilik ilkesi yürürlüğe konuldu.
Devletçilik anlayışı Cumhuriyetin ilk yıllarındaki o günkü ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır. Ekonomik hayat değiştikçe devletçilik anlayışı da değişmektedir. Günümüzde devlet, ekonominin içinde eskisi kadar yer almamakta özel teşebbüsün gelişmesi için ortam hazırlamaktadır.
LAİKLİK İLKESİ, LAİKLİK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ, ÖNEMİ
Laiklik, devlet işlerinin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve mantığa göre düzenlenmesi, ancak kimsenin dini inancına ve vicdan hürriyetine karışılmaması demektir.
Bir başka ifadesi ile din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve devlet yönetiminde din kurallarına yer verilmemesi demektir.
İslam dininin özünde sevgi ve hoşgörü vardır. Başka dinden (bilgi yelpazesi.net) olanlara kesinlikle zorlama yapılarak Müslüman olmaları sağlanmaz. Çünkü (farklı dinlerden olanlar için) “Dinde zorlama yoktur.” prensibi kabul edilmiştir.
Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamın gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması,ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır.
Laiklik yalnızca devlet ve dinin birbirinden ayrılması anlamın gelmez ayrıca eğitim, kültür ve yasama alanlarının da dinden bağımsız olması anlamını taşır. Laiklik, devletin dini düşünce ve dini kuruluşların etkisinden bağımsız olması,ve genel olarak düşünce özgürlüğü anlamına gelmektedir. Devrimlerin birçoğu laikliği gerçekleştirmek amacıyla yapılmış ve diğerleri ise laikliğe ulaşılmış olması sayesinde gerçekleştirilebilmiştir. Laiklik ilkesi akılcı ve dini siyasetin dışında tutan bir ilkedir. Osmanlı döneminde matbaanın geciktirilmesinde olduğu gibi dinin yenilikler karşısında nasıl tutucu bir silah haline geldiğini yaşamış olan Türkiye Cumhuriyeti kurucuları açısından dinin din dışı sivil yapı üzerinde yaratabileceği baskıları önlemenin bir aracıdır.
Türkiye'de laikleşme aşamaları şunlardır:
- Saltanatın kaldırılması (1922)
- Halifeliğin kaldırılması (1924)
- Tekke ve zaviyelerin kapatılması (1925)
- “Devletin dini İslam’dır” ibaresinin anayasadan çıkarılması (1928)
İNKILAPÇILIK İLKESİ, İNKILAPÇILIK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ, ÖNEMİ
Atatürk'e göre inkılap, Türk milletini geri bırakan kurumların yıkılarak, yerine çağdaş kurumların kurulması demektir.
İnkılapçılık, batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda daima ileriye yönelmektir.
Bu ilkenin anlamı Türkiye'nin devrimler yaparak geleneksel kuruluşlarını modern kuruluşlarla değiştirmiş olmasıdır. Geleneksel kavramların bir kenara itilip modern kavramların benimsenmesi demektir
İnkılapçılık (Devrimcilik), Türk ulusunun çağdaşlaşması yolunda yapılan Atatürk devrimlerinin benimsenmesi, geliştirilmesi ve her türlü tehlikelere karşı korunmasıdır.
Bu ilke, seçkinciliği açıkça yansıyan, halkla bütünleşmeye ve dolayısıyla demokratik yöntemlere büyük önem veren Türk milliyetçisi bir devrimcilik anlayışıdır. Kemalist Devrimcilik anlayışının iki yanı bulunur. Birinci yanı, eski düzenin geçerliliğini yitirmiş kurumlarını yıkıp, yerlerine çağın gereksinmelerini karşılayacak kurumları koymakla ilgilidir. Ama Kemalizm, bununla yetinmemekte, devrimciliği aynı zamanda sürekli olarak yeniliklere, değişimlere açıklık biçiminde anlatmakta ve kalıplaşmaya karşı çıkmaktadır.
Atatürk, yaptığı devrimin ülkeye kazandırdıklarının korunmasını devrimcilik ilkesinin bir gereği sayıyordu. Ama onun açısından sorun o noktada bitmiyordu. Koşulların değişeceğinin, değişen koşulların yeni kurumları, yeni atılımları gerektireceğinin bilincindeydi. Bu nedenledir ki, Atatürkçülüğün kalıplaşmasına, bir anlamda devrimin dondurulmasına karşıydı. Koşullara koşut olarak sadece kurumların değil, düşüncelerin de değişmesinin gerekliliğini biliyordu. İşte bu nedenledir ki, Kemalizm'in Devrimcilik ilkesi, aynı zamanda bir "Sürekli Devrimcilik" anlayışını da yansıtmaktadır. En ilerici kurumlar bile, koşullar içinde eskir. En ileri bir devrimin bekçiliği ile yetinenler, günün birinde değişen koşulların gerisinde kalmaktan, tutuculaşmaktan kurtulamazlar. Kemalizm'in sürekli devrimcilik anlayışının temel sebebi budur.
İnkılapçılık (Devrimcilik), Türk ulusunun çağdaşlaşması yolunda yapılan Atatürk devrimlerinin benimsenmesi, geliştirilmesi ve her türlü tehlikelere karşı korunmasıdır.
Bu ilke, seçkinciliği açıkça yansıyan, halkla bütünleşmeye ve dolayısıyla demokratik yöntemlere büyük önem veren Türk milliyetçisi bir devrimcilik anlayışıdır. Kemalist Devrimcilik anlayışının iki yanı bulunur. Birinci yanı, eski düzenin geçerliliğini yitirmiş kurumlarını yıkıp, yerlerine çağın gereksinmelerini karşılayacak kurumları koymakla ilgilidir. Ama Kemalizm, bununla yetinmemekte, devrimciliği aynı zamanda sürekli olarak yeniliklere, değişimlere açıklık biçiminde anlatmakta ve kalıplaşmaya karşı çıkmaktadır.
Atatürk, yaptığı devrimin ülkeye kazandırdıklarının korunmasını devrimcilik ilkesinin bir gereği sayıyordu. Ama onun açısından sorun o noktada bitmiyordu. Koşulların değişeceğinin, değişen koşulların yeni kurumları, yeni atılımları gerektireceğinin bilincindeydi. Bu nedenledir ki, Atatürkçülüğün kalıplaşmasına, bir anlamda devrimin dondurulmasına karşıydı. Koşullara koşut olarak sadece kurumların değil, düşüncelerin de değişmesinin gerekliliğini biliyordu. İşte bu nedenledir ki, Kemalizm'in Devrimcilik ilkesi, aynı zamanda bir "Sürekli Devrimcilik" anlayışını da yansıtmaktadır. En ilerici kurumlar bile, koşullar içinde eskir. En ileri bir devrimin bekçiliği ile yetinenler, günün birinde değişen koşulların gerisinde kalmaktan, tutuculaşmaktan kurtulamazlar. Kemalizm'in sürekli devrimcilik anlayışının temel sebebi budur.
ATATÜRK İLKELERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Atatürk ilkeleri bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Bu nedenle pek çok ortak özellikleri vardır.
Atatürk ilkelerinin ortak özellikleri şunlardır:
1. Atatürk ilkeleri milliyetçilik duygusundan kaynaklanmıştır. İlkelerin ortaya çıkmasında milli ihtiyaçların büyük etkisi olmuştur. Bu nedenle ilkelerin oluşmasında ve benimsenmesinde herhangi bir dış baskı yoktur.
2. Milliyetçilik diğer beş ilkeye can veren ve hepsinin ortak özelliği olan ilkedir.
3. Cumhuriyetçilik ve laiklik Atatürk ilkelerinin esasını oluşturur.
4. Atatürk ilkeleri akla ve bilime uygundur.
5. Atatürk ilkeleri bizzat Atatürk'ün kendisi (bilgi yelpazesi.net) tarafından sözle anlatılmış ve uygulama ile gösterilmiştir.
6. İlkelerin en genel amacı, Türk milletini aklın ve bilimin ışığında medeni milletler seviyesinin üstüne çıkarmaktır.
MODERN TÜRKİYE'NİN KURULUŞUNDA ATATÜRK İLKELERİNİN ÖNEMİ
Atatürk ilkeleri, Türk milletini ve Türk devletini çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmayı amaçlar.
Akla ve bilime dayalı olan ilkeler sayesinde Türk devleti bağımsızlığa, milli egemenliğe, cumhuriyete, demokrasiye, çağdaş ve modern kurumlara sahip olmuştur.
Atatürk ilkeleri topluma milli birlik ve beraberlik duygusu kazandırmıştır.
ATATÜRK İLKELERİNE SAHİP ÇIKILMASI, DEVAMLILIĞININ SAĞLANMASI
Atatürk ilkelerinin öğrenilmesi ve öğretilmesi milli bir görevdir. Ancak daha da önemli olan bu ilkelerin uygulanmasında, her bireyin üzerine düşen sorumluluğu bilmesi ve bu sorumluluğu yerine getirmesindedir.
Atatürkçülüğün en temel unsuru milli bağımsızlıktır. Ardından milli egemenlik gelir.
Egemenlik yetkisi sadece millete aittir. Herhangi bir sınıfa, gruba, zümreye bırakılamaz.
Atatürk ilkelerine sahip çıkmak için vatandaşlara düşen görevler şunlardır:
1. Milli birlik ve beraberliği bozacak davranışlardan kaçınmak,
2. Türkiye Cumhuriyeti'ni kalkındırmak için her alanda çalışmak,
3. Kişi hak ve hürriyetlerine saygılı (bilgi yelpazesi.net) davranmak. Kimseye haksızlık yapmamak, haksızlığa uğrayınca da suskun kalmamak,
4. Atatürk ilke ve inkılaplarına içten bağlanmak, gelecek kuşaklara bu ilkelerin öğretilmesini sağlamak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder